Karatay Diyeti 101
“Merhababalar Sevgili Dostlar,
Güzellik Sırları bölümümüzün yazarı sevgili Sinem’i artık hepiniz tanıyorsunuz :) Kendisi Karatay Diyetine başladı ve deneyimlerini sizlerle paylaşmaya karar verdi. İlk yazısı karşınızda…”
Ben hayatım boyunca hiç çok zayıf olmadım. Ergenliğe girişimden beri hep yaşıtlarıma göre daha iri, daha kilolu bir çocuktum. Ve bu hep moralimi bozan bir konu oldu. Kilolu derken yanlış anlaşılmasın, hiç obez olmadım, ama hiç 34 beden de olmadım.. Anoreksik olmak gibi bir kaygım yoktu ama rahat rahat oram çıktı mı buram pırtladı mı diye düşünmeden istediğim her şeyi giymek istemem suç mu? Dönem dönem çabalayıp kilo verdiğim, dönem dönem kendimi bırakıp kilo aldığım için bir sene 38 beden bir sonraki sene 42 beden olduğum yıllar geldi geçti ve bugüne geldik. Geçen sene sahip olduğum fit vücuttan sonra bu sene Aralık’tan beri kilo aldım ve yavaş yavaş aldığım bu 10 kilo ile bugüne geldim. Son Ankara’ya gidişimde (3 hafta önce) beni gören herkes çok kilo almışsın dedi ve bu inanılmaz moralimi bozdu. Kilo vermeye karar verdim, ama bu sefer kalıcı olsun, seneye geri almayım istiyorum. Arayışlara başladım. Nilay’ın Dukan diyeti ile gözümün önünde ne kadar güzel kilo verdiğini izledim. Başka arkadaşlarım da Dukan ile çok güzel zayıfladı. Ama Dukan’ı incelediğimde benlik bir diyet olmadığına karar verdim. Arayışlar devam etti. Ablam Canan Karatay’ın Karatay Diyeti kitabını aldığını söylediğinde onunla dalga geçtim, amaaannn öyle zayıflanılır mı dedim. Ta ki Canan Karatay Hanım’ı bir gün TV’de izleyene kadar. O gün evdeydim ve internette nasıl kilo verebilirim diye araştırmalar yapıyordum. Ablama önyargıyla yaklaştığım Karatay Diyeti’ni araştırdım, Canan Hanım’ın birkaç röportajını okudum. O kadar mantıklı şeyler söylüyordu ki! Sonra TV’de Canan Hanım’ın bir programa konuk olduğunu farkettim ve izlemeye başladım. Benim sevdiğim, alışkın olduğum beslenme şekline o kadar yakın bir şey anlatıyordu ki! Hem de tereyağ ve zeytinyağı yiyin diyen bir kadın vardı karşımda, yıllardır ben de bunu savunmuştum. Eh bana da kitabı edinip okumak düştü… Tam 1 hafta önce okumaya başladığım kitap hayatımı değiştirdi. Bir süredir çok da fazla sağlıklı beslenmeyen ben, Canan Hanım’ın anlattıklarından o kadar etkilendim ki, silkelenip kendime gelmeye karar verdim. Tam 1 haftadır Canan Karatay’ın bahsettiği şekilde besleniyorum ve bu 1 haftada 2 kilo vermişim!
Karatay Diyeti’nin tüm inceliklerini bilimsel bir şekilde anlatacak değilim, Canan Hanım 3 kitabında zaten yeterince bahsetmiş. Benim Karatay Diyeti’ne uygun şekilde yediklerimden bahsetmek istiyorum aslında.
Yıllardır “diyet” denilen şeyi çok yanlış anlamışız, ölçülü kalori hesabına göre beslenmişiz. Ama aslında Karatay Diyeti’nin mantığı çok basit, sağlıklı ve glisemik endeksi düşük olan tüm besinleri doyana kadar yemek ve kötü yağları, şekeri, glisemik endeksi yüksek gıdaları hayatımızdan çıkartmak. Bunu yaparken de günde 3 öğün beslenmek. Yanlış duymadınız 6 öğün değil, 3 öğün. Bu sayede de leptin hormonu salgılamak ve kilo vermek. Zor gibi görünebilir ama bahsedilen “yaşan ve beslenme biçimi”nin özünü kavradıktan sonra, binbir çeşit öğün hazırlayabiliyorsunuz.
Kahvaltıdan başlarsak, her gün kahvaltıda yumurta şart. Canan Hanım ilk kitabında her sabah sağlıklı pişmiş 2 adet yumurta yemenin faydalarını sayfalarca anlatıyor. Benim gibi pek yumurta yemeyen biri için günde 2 yumurta çok gelmiş olsa da, 1 haftadır alıştım sayılır. Yumurtanın nasıl piştiği ve ne kadar piştiği çok önemli. Haşlanmış yumurta olarak yemek isterseniz, kayısı kıvamında ya da rafadan olması gerekiyor. Yumurta daha fazla piştiğinde çok zararlı bir hale geliyor. Ama sadece haşlanmış yumurta yemek zorunda değiliz. Tereyağına (markette satılan değil, evde yapılmış ya da köy tereyağı) kırmanın yanında yumurtayı omlet ya da menemen de yapabiliyorsunuz. Ben haşlanmış yumurta yiyemediğim için her güne farklı bir omlet yapmaya başladım. Evde köyden gelmiş (köydeki komşumuzun yaptığı) tereyağ olması da benim avantajım :) Bir gün dereotlu, bir gün maydonozlu, bir gün domatesli, bir gün peynirli derken her güne farklı bir omlet kahvaltıyı farklılaştırıyor ;) Kahvaltıda bir kibrit kutusu peyniri unutun! Peynir avuç içiniz kadar yiyebilirsiniz. İster yumurtayla karıştırıp yiyin, ister direkt yiyin. Ve istediğiniz peyniri yemekte özgürsünüz, yeter ki çok tuzlu olmasın. Light ürünlerin hepsi yasaklı olduğu için light peynirden hızla uzaklaşıyoruz. İzmir tulumu, Ezine peyniri, Erzurum tulumu, koyun – keçi peyniri, beyaz peynir, lor, ne isterseniz… Ayrıca her sabah 8-10 tane zeytin (kokteyl olmayan zeytinlerden, kırık ya da sele zeytini) yemelisiniz. Hatta günde 20’ye kadar zeytin yiyebilirsiniz. Peynir, zeytin, yumurta, bitmedi, kahvaltıda mutlaka domates, salatalık, biber, yeşillik gibi şeyler yemelisiniz. Geldik can alıcı noktaya: EKMEK YOK! Bu diyette ekmeği hayatımızdan tamamen çıkartıyoruz. Doymam diye korkmayın, ben hayatımda hiç bu kadar doymamıştım :) Ekmek yerine kahvaltıda 1 çay bardağı kadar ceviz, fındık, badem, fıstık yiyebilirsiniz. (Tuzsuz ve kavrulmamış olmalı). Bu çerezler sizi o kadar tok tutuyor ki, ayrıca çok da faydalı. Ayrıca kahvaltıda hazmı kolaylaştıran 2-3 kuru kayısı (gün kurusu tercih sebebi) de tüketebilirsiniz. Yanında hepsi şekersiz olmak koşuluyla çay, limonlu çay, yeşil çay, bol su, ya da süt tüketilebilir kahvaltının ve sütün de light olmaması şart! Eh bu kadar şey yiyerek diyet mi olur derseniz, oluyor.
Böyle dolu dolu bir kahvaltı yaptıktan sonra öğlen saat 13:00-14:00’e kadar hiç açlık hissetmiyorsunuz. Ara öğün de yapmadığınızı düşünürsek, bu benim için bir rekor. Tabi bu arada öğlene kadar şekersiz çay, kahve (Türk kahvesi ya da filtre kahve gibi çekilmiş kahveden yapılan kahveler, kesinlikle granül kahveler yasak), istediğiniz kadar su ve ayran içebilirsiniz.
Öğlen hala çok acıkmadığınız halde artık bir şeyler yemeniz gerekiyor. Çalışan ya da gündüz dışarıda olan insanların en büyük sorunu öğlen yenecek yemek. Öğlenleri evde kendiniz hazırlamadığınız sürece dışarıda ev yemeği yemeden önce, o yemeğin nasıl bir yapla yapıldığından emin olmalısınız. Rafine yağlarla, margarinle pişmiş sebze yemeğini yemeyin daha iyi. Benim 1 haftadır öğle yemeğim genelde salata – yoğurt (içine çok az keten tohumu atılmış) – ceviz ya da sadece yoğurt (keten tohumlu) ve ceviz-kayısı-badem. Aslında bu bahsettiğim öğle yemeğini nerde olsanız yemek çok kolay. Çantanızda minik bir torbada ceviz, badem, fındık, fıstık, kuru kayısı bulundurun, sabah evden çıkmadan bunu yanınıza alın. Öğlen hala o kadar tok oluyorsunuz ki, yoğurt ve bu yemişler öğle yemeğinde yetiyor. Ama tabi ki 1 tabak sebze yemeği, salata, yoğurt ve belki de ızgara tavuk-et-balık çok daha iyi olabilir.
Akşam da öğle yemeğine benzer ve onu dengeleyici şekilde bir menüyü bulunduğunuz yere göre şekillendirmeniz gerekiyor. Örneğin akşam da dışarda yemeniz gerekiyorsa ızgara tavuk-balık-et ve salata şeklinde bir akşam yemeği yiyebilirsiniz. Evde ise menünüzü şekillendirmek daha kolay, 1 tabak sebze yemeği, 1 kase çorba, salata ve ızgara güzel bir akşam yemeği olur.
Bakliyatlar da Karatay Diyeti’nin temel ögelerinden, ama belli başlıları. Örneğin pirinç yememeniz gerekiyor ama bulgur yiyebiliyorsunuz. Kuru bakliyatlardan fasulye, nohut, buğday, börülce, mercimek, bunlar yemeğini yapabileceğiniz, salataya katabileceğiniz, çorbalarda kullanabileceğiniz bakliyatlar.
Meyveler konusunda kitabı dikkatlice okumalısınız, ne yazık ki meyvelerin hepsi yenemiyor çünkü glisemik endeksleri çoğunun yüksek. Ama belli başlı meyvelere izin var (elma-armut vs) Ayrıca aslında yenilen ceviz, badem, fındık, fıstık, kuru kayısı, domates, salatalık ve biber de birer meyve. Bu yüzden meyve yok değil :D
Dünkü menümü örnek olarak verip bu yazıyı bitireyim artık çok uzun oldu, daha anlatacak çok şey var:
Sabah kalkınca hazırlanacak:
- 1 limon (dilimlenmiş)
- 1 tutam taze nane
- 1 çubuk tarçın
- 1 sürahi su
Limonları dilimleyip sürahiye limon, bitin şekilde 1 tutam taze nane ve 1 çubuk tarçın atılıp üstü dolana kadar 1 sürahi su hazırlanıyor. Bu suyu gün boyu tüketmeniz gerekiyor, normal su yerine bol bol bundan içebilirsiniz.
Sabah kahvaltıda:
- 2 yumurta ile hazırlanmış maydonozlu dereotlu omlet
- 1 avuç içi kadar beyaz peynir
- 3-4 cherry domates
- 1 kırmızı biber
- 7-8 kırık yeşil zeytin
- 1 çay bardağı dolusu ceviz, fındık, badem
- 2-3 gün kurusu kayısı
Öğle yemeğinde:
Yeşil mercimek salatası:
- 3-4 kaşık haşlanmış yeşil mercimek
- 1 kaşık haşlanmış buğday
- 1 havuç rendesi
- İstenildiği kadar dereotu ve maydonoz (doğranmış)
- Yarım kırmızı biber
- Yarım limonun suyu
- Çok az sirke
- Zeytinyağı
- Tuz (kaya tuzu tercih sebebi)
Hepsini bir salata haline getiriyoruz. Yanında 1 kase yoğurt (içine 1 tatlı kaşığı keten tohumu atılmış.)
Akşam yemeğinde:
- Mercimek ve buğdaylı soğuk ayran çorbası
- Haslanmış mercimek ve buğday (ölçüsü tamamen size kalmış)
- Yoğurt
- Su
- Buz
- Taze ya da kuru nane
- İsteğe göre kırmızı pul biber
Haşlanıp soğumuz mercimek ve buğdayı yoğurt ve suyla karıştırarak istenilen kıvama getiriyorsunuz. İçine taze ya da kuru nane atılabilir. Yenirken üzerine çok az zeytin yağı ya da kırmızı pul biber gezdirilebilir. Ayrıca yerken içine buz atılabilir. Tam bir yaz çorbası
Semiz otu salatası:
- Semiz otu yaprakları
- 1 büyük domates
- 1 büyük kırmızı biber (közlenebilir)
- Yarım limonun suyu
- Çok az sirke
- Zeytinyağı
- İstenirse 2 diş sarımsak
Kekikli ızgara antrikot:
Antrikotları marine etmeden direkt tavaya kokuyorsunuz. Sadece dışına elinizle çok az zeytin yağı sürebilirsiniz. Ben 1 diş sarımsağı ikiye bölüp onu da dışına sürüyorum. En düşük ısılı ocakta en kısık ateşte tavanın kapağı kapalı şekilde pişmeye bırakıyorsunuz. 10-15 dakika sonra iyice sulanmış olduğunu diğer yüzünü çeviriyorsunuz. Bir 10-15 dakika sonra tekrar çevirip bir yüzüne çok az tuz koyabilirsiniz. Bu sırada suyunu çekmeye başlıyor. Üçüncü 10-15inci dakikada son kez çeviriyorsunuz. Suyunu iyice çekmesini bekleyip altını kapatıyorsunuz. İki yüzüne de kekik serpiyorsunuz. Et hem yumuşak hem de çok sağlıklı pişmiş oluyor, hem de hiç kurumuyor.
Dolu dolu değil mi? İşte buna benzer şekilde yiyerek 1 haftada 2 kilo verdim. Bundan sonra böyle besleniyoruz :)
Yazan ve Fotoğraflar: Sinem Çomarlı