Kahvaltı
Bu sabah işe gitmek için gözümü açtığımda inanılmaz bir açlık duygusu ile karşı karşıyaydım. Hatta o kadar ki sıcacık simidin ve taze demlenmiş çayın mis kokusu burnuma geliyordu. Ama nerdeee benimki sadece uyku sarhoşluğu, güzel bir mahmurluk eşliğinde ovuşturdum gözlerimi (sanki hafta sonu).
Camdan baktığımda ne göreyim hava sağanak yağmurlu dışarısı buz gibi, haliyle tek düşünebildiğim sıcacık yatağıma geri dönüp öksüz kalan yorganıma sarılarak sıcacık uykulara dalmak.
Fakat unuttuğum bir şey var o da bugünün Cumartesi değil bizzat hafta içi hatta Salı günü olduğu (yaaa yapılır mı bu bana), geç kalınmış bir saate bakma durumu ve işe geç kalmama ramak kalma huzursuzluğu (off yine başladı telaş). Koş Nilay geç kalacaksın işe hadi artık giyin de yolda 2 poğaça alır kemirirsin şirkette. Birde bu yazıda yayınlayacağın fotoğraflara bakar iç geçirirsin ancak.
İşte yanılsamalarla başlayan bir iş günü daha, aslında ben en çok yağmurlu havaları severim, dinginleşir temizlenir yağmurla ruhum ama bu sabah içimde bir huzursuzluk bir keyifsizlik var. Ne diyelim umarım İstanbul yine sevdirir bana hırçın sonbaharını ve umarım tüm keyifsizlikler son bulur.
Hadi bakalım şimdilik sizlere güzel günler, keyifli kahvaltılar…
Hepinize yürek dolusu sevgiler…
ALLAH özelini en güzelini yazsın alnına emi NİLAY:)
Kolay gelsin… ve en kısa zamanda düşlediğiniz kahvaltıya kavuşmak ümidiyle…
Merhaba! Haftaiçi sabah kalkmak -hele de soğuksa hava- pek zor olur benim için de, ama bu güzel fotoğrafları yarın sabah hatırlarsam daha kolay ayrılabilirim yorganımdan..