Indesit ile Milano Macerası

Merhabalar Sevgili Dostlar,

Tam bir haftadır ayrıyız. Bizim için rüya gibi bir hafta oldu kesinlikle. Support Your Hero ile Milano yolculuğumuz inanılmaz güzel geçti. Sonrasında da benim okul maceram başlayınca sizlerle buluşmamız biraz zaman aldı.

Gezimiz Milano ile başlayıp Venedik ile devam etti. Milano kısmını hem benim hem de eşimin gözünden göreceksiniz :) Bunun nedeni de kahramanları ile birlikte yola çıkan biz hanımların eşlerinden farklı maceralar yaşamış olmaları :)

Öncelikle belirtmeliyim ki bugüne kadar burada yediğim pizza pizza değilmiş. (Yemek ve gezdiğimiz mekanların ayrı bir yazı konusu olduğunu düşündüğüm için daha sonra yazacağım detayları)

Pazar günü Milano hava alanında karışılanmamız ile başlayan maceramız, eşlerin antreman için bizlerden ayrılması ile hız kazandı. Yaklaşık  1 saat sonra otelden ayrılıp Aveda’ya gittik orada kıraliçeler gibi karşılandık. Profesyonel saç tasarımcıları ve makyözler tarafından yeniden yaratıldık diyebilirim :)

Biz tamam dönüyoruz derken otobüs bizi birden rüya gibi bir mağazaya Sergio Rossi’ye götürdü. Şampanya ve çikolata eşliğinde karşılanmanın verdiği şaşkınlığı atlatamamışken ayakkabılarımızı seçmeye başladık :)

Mutluluktan havalara uçmuş bir halde kendimizi Bvlgari Otel’de bulduk. Dinlenip biraz tadım yaptıktan sonra gece için için hazırlanmak üzere otelimize döndük. Nihayetinte harika bir akşam yaşadık.

Sabah erkenden Sandiro için hazırlanmaya başladık. Stada vardığımızda herkes en az benim kadar şaşkındı. Şaka değil gerçekten San Siro’daydık ve sahaya çıkan bizim kahramanlarımızdı.

Öyle inanılmaz bir organizasyon hazırlamışlardı ki Indesit’i tebrik etmemek mümkün değil.

Neredeyse 4 saat boyunca gerçek birer taraftar olduk. Coştukça coştuk :)

Akşam Gala için hazırlanıp Milano’nun en gözde mekanlarından biri olan Just Cavalli’ye doğru yola çıktık. Bu harika günü sabahın ilk saatelerine kadar kutladık.

Bir blogger olarak orada olmak ve kahramanımı desteklemek benim için inanılmaz bir gurur kaynağı oldu.

Benzersiz bir deneyim yaşattıkları ve yeni arkadaşlar edinmemizi sağladıkları için Indesit’te kocaman teşekkürler. Bizi organizasyon boyunca yalnız bırakmayan ve hep yanımızda olan sevgili Derya hanım’a da ayrıca teşekkürler :)

Şimdi geçelim benim kahramanımın Milano’suna :)

Seyahat dendiği zaman sabahın kör karanlığından uyanmak ve koştura koştur hava alanına ulaşmaya çalışmak gelir hep aklıma. Kimse öğlen 2 uçağı ile seyehate çıkmaz nedense :) Yine öyle bir sabah, yine sabah 4:30 Atatürk HavaLimanına doğru yola çıkış…

Ama bu sefer çok farklı, bu sefer ki yapılmamışı, hatta belki bir daha yapılamayacağı yapmaya doğru bir yolculuk.

İlk durağımız Milano, daha önce İtalya’ ya hiç gitmemiş ve hep görmek istemişimdir. Bu vesile ile de meşhur pizzalarını tadabilecek, Panzerotti’ lerinden yiyebilecek ve sokak dolaşıp alışveriş yapabilecektim.

Önce hava alanından alınıp 2 gece boyunca kalacağımız The Westin Plasa Hotel’ e vardık.

Saat 14:00 gibi Erkekleri otelden alıp Aktivite hakkında sunumun yapılacağı ve ertesi günkü maç için anteramanın yapılacağı Milanello tesislerine doğru yola çıktık.

Milanello Spor Tesisi

Yaklaşık 1 saatlik bir yolcuğun ardından tesise vardık. Önce biraz yemek ve aperatif, sonrasında sunumun yapılacağı toplantı odasına geçtik. İlk olarak Indesit’ in support your hero etkinliği hakkındaki genel bilgilendirme ve sonrasında efsane isimlerin de oynayacağı takımların oluşturulmasına sıra geldi.

3 takım vardı. A.C Milan, Arsenal ve Paris Saint-German, Bu üç büyük takımın formalarını giyerek Sansiro’ da maç edeceğinizi hayal edin. Sanırım futbol ile ilgilenen her erkeğin hayalidir…

Derken sahneye efsane isimler davet edilmeye başlandı. Sahnede aşağıda sıralanan isimlerin karşınızda durduğunu düşünün bir.

DANIELE MASSARO, FRANCO BARESI, ROBERT PIRES, TONY ADAMS,  GIANLUCA ZAMBROTTA ve DANIEL BRAVO

Hepsi birbirinden efsane yıldız futbolcular. Ben Paris St-German takımına dahil oldum. Kadromuzda Zambrotta vardı ve Teknik Direktörümüz ise Daniel Bravo idi. Böyle bir takımın karşısında kim durabilir :) Herkes bir anda kendini milyon dolarlık futbolcular gibi hissetti.

Diğer takımlardan Arsenal’ de Tont ADAMS – Robert PIRES, AC Milan’ da ise  Franco BARESI – Daniele Massaro

Takımlar belli olduktan sonra antreman sahasına çıkıp herkes kendi takımı ile beraber toplandı. Kısa koşular, paslaşma nasıl yapılır, çalım nasıl atılır gibi can alıcı taktikleri yerinde ve doğru kişilerden öğrenmek çok güzel bir deneyimdi. Düşünsenize, Gianluca Zambortta size nasıl pas veriliri öğretiyor.

Takımı ikiye bölerek aramızda 7 şerli maç yaptık. Çok profesyoneller de vardı takımda. İyi koşuyorlardı, ben daha ilk on dakikada yorulmuştum bile ama aradan kereden sıyrılıp oyunun tek golünü ben attım :) Rüyanda görsen inanma :)

Italya’ da hava çok değişken özellikle bu havalarda. Milano’ da yaşayan bir kuzenim var. Bize hava güzel ama gelirken şemsiye getirin ne olur ne olmaz demişti. Antreman sırasında dolu yağmaya başlayınca onun ne demek istediğini anladım. Bir anda misket mercimek büyüklüğünde dolu yağmaya başladı. İçeriye nasıl kaçacağımızı şaşırdık.

Milanello Tesislerinde dolu yağışı

Bu da farklı bir deneyim oldu tabi bizim için. Antreman sonrasında otele dönüş yapıp akşam yemeği için restauranta geçtik.

Ertesi gün büyük gündü. Otelde sıkı bir kahvaltı sonrası ünlü San Siro Stadyumuna doğru yola çıktık. Herkes heyecanlı, herkes meraklıydı. Bizi destekleyecek olan kız arkadaşlar, eşler de sonradan stada geleceklerdi. Stadı uzaktan gördüğümde rüya değil aslında gerçek olduğunu anlayabildim…

San Siro Stadı

Önce stada ayak bastık ve bize kısa bir sunum yaptılar. Çok farklı bir deneyim, o standa çimlerde yürüyor olmak büyüleyici.

Soyunma odasına girdik ve bizim için isimlerimize göre ayrılmış olan soyunma dolaplarında formalarımızı giydik. Herşey tek tek en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş ve uygulanmıştı.

Turnuva saati yaklaşıyor ve heyecan artıyordu. Teknik direktörümüz Daniel Bravo oyun hakkında bize taktikler veriyor ve kimin sahanın neresinde oynayacağını belirliyordu. Ben sağ back oynamayı tercih ettim. Kondisyonum çok yerinde değildi ve ataklarda fazla koşamayacağımı tahmin ediyordum.

Daiel Bravo dan taktik alırken

Maç saati gelmip çatmıştı ve biz o gazla stada doğru yöneldik. Tam stada çıkıp kapısı önünde maç edeceğimiz AC Milan ile birlikte bekliyorduk. Dışarda son ses müzik ve alkış sesleri duyuyorduk. Sanki stad hınca hınç dolu ve tüm taraftar bizim sahaya çıkmamızı bekliyordu. Atmosfer tam bir derbi havasındaydı.

Sunucu tek tek isimlerini sayarak bizi stada davet etti. Adımın San Siro’ da yankılandığını duymak paha biçilemezdi…

Herşey olur ama bu para versen olmaz denilecek türden bir deneyim…

Stada çıktık ve iki ezeli rakip maça başladık :)

Maçtan bir görüntü

Ben insaflı davranırlarda stadı ikiye bölerler öyle maç ederiz diye düşünüyordum ama koca stadda kaleden kaleye maç ettik. Geriden orta sahaya kadar depar atmak bile at çatlatır :) O an anladım ki futbol zor işmiş arkadaş…

90 dk boyunca koca stadda baştan başa durmadan nasıl koşuyormuş bu adamlar, birebir koşmayan bilmezmiş :)

İlk maçta gol yedik. İkinci maçta da gol yedik :) Halbuki en güçlü takım biz görünüyorduk? Ne oldu da böyle oldu anlamadık ama pes etmedik. Burası San Siro burdan çıkış yok :)

Diğer takıma bir gol de biz atınca penaltılara kaldık. Tek gol ile penaltıları alarak sıralamada 2nci olarak turnuvayı bitirdik. Tabiki herşey dostluk içindi :)

Maçtan sonra bize verilen şapka ve t-sortlere ünlü futbolcuları gördüğümüz her yerde imzalarını aldık. Sanırım adamlar futbol hayattaları boyunca bu kadar çok imza atmamışlardır.

Bu keyifli günün ardından akşam Milano’ nun meşhur restauranı Just Cavalli Hollywood da güzel bir akşam yemeği ve eğlence ile yorgunluk attık.

Ertesi gün dönüş günüydü. Akşam üstü saat 3 gibi hava alanına transfer olacaktık ama bizim dönmeye hiç niyetimiz yoktu :)

Yukarıda da bahsettiğim gibi kuzenim Milano’ da yaşıyordu ve onunla da zaman geçirmek ve buralara kadar gelmişken Venedik’ i görmeden dönmek istemiyorduk. Zaten daha gelmeden uçak biletlerimizin dönüşünü Venedik Marco Polo’ ya aldırmıştık bile.

Gündüz arkadaşlarla kapsamlı bir Milano turu yaptık. Ayaklarımıza kara sular indiğini görene kadar orda oraya yürüyüdük durduk.

Akşam olupta ekibin transfer vakti geldiğinde kuzen bizi otelden aldı ve maceranın ikinci adımı da böylece başlamış oldu.

Bu organizasyonda emeği geçen herkese teşekkürler.

Nilay’ın Notu: Bu alana çektiğimiz fotoğrafların devamı gelecek :) Öyle çok ki düzenlemesi ve paylaşması zaman alacak.

Sevgiler…